22 Şubat 2008 Cuma

Uzun zaman oldu buraya yazmayalı.. Yeni açılan bir cafe-restaurant olmanın getirdiği zorluklar, yapılacak tonlarca iş olması, aşırı yorgunluklar, vakitsizlikten Tırtıl'ın fotoğraf makinesini yaptıramamış olması, hala benim kendime bir makine alamamam, burayı görsel anlamda beslemeden yazı yazmama kararı.. bütün bunlar yazmaktan alıkoydu beni.. ama sonu yok. İşin içine girdikçe ve bu tür engellerin hep süreceği gerçeğiyle karşılaşınca, beklememeye ve yazmaya karar verdim.



Bugün Cumartesi.. Taze ev mantısı günümüz; Zorlu bir gün bekliyor bizi.. Çok yeni olmamıza rağmen mantımız çok ünlendi. Müdavimlerimiz oluştu. Hem günü kurtaracak hem de hafta içi talebine cevap verecek stoğu yapmak üzere elimizden akşama kadar oklava düşmeyecek. Az sonra cafe'ye gidip hamuru yoğuracağım. O arada Lusin gelir.. Küçük bir parantez açıyorum burada; Cafe'de 5 kişilik bir ekibiz.. Ben, Burçak ve becerikli yardımcımız Lusin (muhteşem diyaframlı bir hatun.. Türkiye'nin ikinci bir Leyla Gencer'i olabilirdi), biz 3'ümüz mutfaktan sorumlu devlet bakanlarıyız. Burcu servisten ve hesaplardan sorumlu. Mutfaktaki imalat bitince Burçak'la ben de katılıyoruz ona. Bir de Volkan, nam-ı diğer Volki'miz var.. Motokuryemiz.. Başlıca görevi Yemek Sepeti'nden ve dışardan gelen siparişlere yetişip açlıktan gözü dönmüş halkımıza:) hızlı servis ulaştırabilmek. Volkan aynı zamanda elimiz-ayağımız.. Herkesin saçlarının dimdik olduğu zamanlarda bile o "cool" tavrıyla her işe yetişir- bir bakarsınız bizle şnitzellik tavukları paneliyor, ya da "ya uuuuffff maydonoz bitmişşş yineeee" diye çığlık atan Burçak'a fırlayıp gidip maydonoz alıp getiriyor, o aynı zamanda satın almadan sorumlu devlet bakanımız da çünkü.. ha bir de boş vakit bulduğumuzda ona öğretmeye başladığım ingilizce ödevlerini yapıyor. En büyük amacı yabancı dil öğrenebilmek.. Bu yıl, borçlu olduğu dersleri vererek, liseyi bitirecek inşallah. Ardından üniversite de gelecek.

Artık çıkıp cafe'ye gitmeliyim. Akşam döndüğümde devam ederim.. Pinky, en cırıl sesiyle bir şeyler anlatıyor bana, ona bir bakayım bakalım neymiş derdi.. 6 kedimiz var bu arada; Yaş sırasında göre Domates (16), Erik(10), ve 10 aylık 4 kardeş; Mozart (evin tek erkeği), Munise, Pinky ve kedi Burçak. Akşama kaldığım yerden devam eder ve normal bir kedi nüfusuyla yani Domates ve Erik'le yaşaren, evdeki kedi nüfusunun aniden nasıl 6'ya fırladığını anlatırım.. Şimdilik hoşçakalın..

1 yorum:

Adsız dedi ki...

10.1967.3410sizin yemeklerinizi yiyipte sizden vazgeçecek birini düşünemiyorum harikasınız